.
Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesinin düzenlediği 1.Uluslararası Dişhekimliği Eğitimi Kongresi 11.01.2021 günü online olarak başladı. Açılış konuşmasında ilk söz alan Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Kaan Orhan eğitim programlarının revize edilmesinin ve güncellenmesinin önemini belirterek kendi fakültelerinde (AÜDHF ) müfredata uygun uluslararası eğitim vereceklerini müjdeledi.
İl kez dişhekimliği eğitiminin sorunları ve çözüm önerilerinin görüşüldüğü kongre 3 ayda hazırlandı. Prof.Dr.Funda Akaltan’ın hazırlayıp sunduğu, Nevzat Özel ve ekibince alt yapı desteği verilerek yapılan kongrede ulusal ve uluslararası alanda toplam 75 konuşmacı ve 2530 kayıtlı katılımcı ile açılış konuşmasını 400 civarında kişi izledi.
Klinik ve klinik öncesi eğitim; ölçme değerlendirme, temel bilimlerin eğitime entegrasyonu, çevrim içi eğitimde başarılanlar ile mezunların geri bildirimleri gibi birçok konu bu kongrenin ana teması oldu.
KONGREDE 15 YIL ÖNCE DENTAL GAZETE’de TARTIŞILAN KONU TEKRAR GÜNDEME GELDİ..
1.Uluslararası Dişhekimliği Eğitimi Kongresinde kongre açılışının en enteresan konuşmasını Çukurova Üniversitesinin kurucu dekanı yaptı.
50 yılı aşkın meslek hayatında mesleğin tarihçesinin akademik yazarlığını da yapmış olan kurucu dekan; 2005 yılında Dental Gazete’nin yayınında da çok ilgi ve de tepki çeken beyanat vermişti. O yıllarda bile özenle ve vurgulayarak TBMM deki etkin Dişhekimi Vekilleri harekete geçirmek isteyen ama bir türlü yasa teklifi verdiremeyen Prof.Uzel o yıllardaki manşette ‘’Dişhekimliği Eğitimi Çağ Dışı’’ diye açıklama yapmıştı. Yayınımız üzerine ‘Hoca Mesleği kötülüyor siz de alet oluyorsunuz’ şeklinde gazetemize protestolar yağmasının üzerinden 15 sene geçmesine rağmen aynı sorunlara bu kongrede tekrar dikkat çeken Prof.Dr.İlter Uzel eğitim adına bugün Türk Diş Hekimliğinde tarihi bir gün yaşadığını söyledi.
Adana’ da bir müze kurduğunu da anlatan Prof.Uzel diş hekimliği eğitiminin aceleye getirilerek kurulduğunu ve palyatif çözümlerle geçiştirilerek bu günlere gelindiğini; 2 yıllık diş teknisyenliği eğitimi veren bir okulla İstanbul Kadırga da başlayan eğitimin yanlışlığı ile buralara gelindiğini ve kendisinin yazdığı rapora TDB den ve diş hekimliği odalarından hiçbir yanıt alamadığını üzülerek ifade etti. Diş hekimliğinin Tıpla entegre biyolojik meslek haline gelemediğini biyoloji yerine diş teknisyenliğinin ön plana çıkarıldığını belirtti. Halbuki en zeki en kaliteli öğrencilerin bu fakültelere girdiğini bu öğrencilere bu eğitimin verilmemesi gerektiğini söyleyerek Şair Mehmet Akif den beyit okuyup, tarihin tekerrür ettirilmemesini istedi. Çözüm olarak ise dişhekimliği eğitiminde 3+3 ile diş doktoru yetiştirilmesini öneren duayen hoca İlter Uzel bunun da temel tıp ve klinik eğitimde desteklenerek kalıcı ideal çözüm olacağını söyledi.
Daha sonra söz alan Ankara Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Necdet Ünivar kendisinden önce konuşan Prof.Uzel’in konuşmasını çok enteresan bulduğunu ve üzerinde düşünülmesi gerektiğini söyledi. Ağız ve Diş sağlığının önemli olduğunu söyleyen Rektör Ünivar dişhekimliği eğitimininde bu açıdan önemli olduğunu söyleyerek dişhekimliğinin eğitimde pandemi nedeniyle tecrübe kazandığını ifade etti.
TBMM eski vekili Pandemi de öğrencileri özlediklerini de vurguladı. Rektör Ünivar Yüksek Öğretim Kalite Kurulunun da önemli işler yaptığını söyleyerek YÖK Kalite Kurulu Başkanı Prof.Dr.Muzaffer Elmas’a konuşmayı devretti. Başkan Elmas dijital değişime adaptasyonlarının zorlaştığını bu adaptasyonda 2 yol olduğunu bunlardan birinin hangi meslekte olursa olsun bireylerin yetkinlik kazanması olduğunu; diğerinin de bilişim destekli yönetim olduğunu söyledi. Geleneksel eğitim ile dişhekimliği eğitiminin günümüzde sürdürülemeyeceğini söyleyen Prof.Elmas dişhekimliğinde bilişim, estetik, sosyoloji ve bir çok alanın içinde olduğunu söyleyip 4-5 hocanın oturup bundaki eksiklikleri tamamlayabileceklerini her üniversitenin kendi hedefini ortaya koyup YÖK Kalite Kurulunu davet ederek uluslar arası kaliteye ulaşılabileceğini, mezunlarını izleyerek yetkinliğe ulaşıp ulaşamadıklarına bakmalarını önerdi.2015 de kurulan bu kurulun 450 civarında izleme ve dış değerlendirmede çalıştığını program akreditasyonuna ait de 30.000 program olduğunu ama bunlardan sadece 700-800 ünün akredite olduğunu vurgulayarak ülke yapısına göre kalite kurulu oluşturduklarını bir yerden örnek almadıklarını kalitede kendi ülkemize özgün sistemi kurmanın hedefleri ve amaçları olduğunu söyledi.