SAVAŞA RAĞMEN DENTAL TURİZM …

SAVAŞA RAĞMEN DENTAL TURİZM …

İsrail’in Lübnan saldırıları her alanı etkilediği halde Türkiye Turizminde yeni bir boyut olan‘Diş Sağlığı (Dental) Turizmi’ni etkileyemedi.

Kısa adı TUİK olan Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Türkiye’ye giriş yapan turist sayısı Temmuz’da 3 milyon 109 bin kişiyi buldu.Yılın yedi aylık döneminde ise 10,9 milyon kişi düzeyinde gerçekleşti.Almanya’da yapılan dünya Kupasının sona ermesi ve yaşanan aşırı temmuz sıcakları bu verilerde sadece % 2 oynamaya sebep oldu.
Geçtiğimiz yıllarda da oldukça zor günler geçiren turizmciler İstanbul’daki sinagog saldırıları, Irak savaşı, Trabzon’da papazın öldürülmesi gibi nedenlerle rezerv iptali yaşamışlardı.Son Lübnan hava harekatını müteakip tekrar aynı korkulara kapılan sağlık turizmcilerinden Çağdaş Sönmez ise durumun bu yıl tam aksine beklenenden daha iyi olduğunu söyledi.
Dişhekimi anne ve babanın oğlu olan Çağdaş Sönmez İzmir’de başladığı sağlık turizmi işini kısa zamanda dünyanın önemli merkezlerine duyurarak mevcut kliniklerine hasta transferini başarmış..
Hastaların önceleri çok hızla bazı haberlerden etkilendiklerini ancak Türkiye’yi ve Türk insanını tanıdıkça daha güvenle ve inanarak bilinçle hareket ettiklerini; bu nedenle her geçen yıl iş kapasitelerinin savaş deprem yada başka olaylara bağlı olmaksızın devam ettiğini söyleyen Sönmez kendisinin asıl sorununun sağlıkta bir marka oldukları halde bazı bürokratik işlemleri aşamadıklarını; örneğin kalite yönetmenliği ve akreditasyon sistemine acilen geçilmesi gerektiğini vurguladı.
Geçtiğimiz Haziran ayında Samsun Kongresinde bir araya gelen Türk Dişhekimliği Birliği yetkilileri meslek sorunları sempozyumunda ‘Sağlık Turizmi ve Dişhekimliği Hizmetlerine Etkileri’ adlı çalışma grubunun komisyon başkanlığını eski birlik başkanı Eser Cilasun’a vermiş ve bu konuda yönetmenlik ve ilgili kararların çıkması istenmişti.Dental Turizmin yaz günlerinde yoğunluk kazanması ve habere konu olması amacıyla kendisini arayan genel yayın yönetmenimize birlik eski başkanı Eser Cilasun ‘ Ne yazık ki beni o zamandan beri arayan yok.Henüz daha toplanamadık.Ama ben sizler için konu ile alakalı yazılı açıklamamı Eylül ayı içerisinde gönderirim.’ Dedi.
Diğer yandan diş sağlığına ait çalışmalar yapan Dişhekimleri yurdun her yanından gazetemizi arayarak çıkacak yönetmenlik ve kararları bekleyemediklerini zaten kendi sistematiklerini kurarak yurt dışından gelen hastalara çözümler oluşturduklarını söylediler.Gazetemiz de konu ile alakalı dental turizm haberlerinin içinden ilginç olanını seçerek bu haberi ele aldı.Yıllardır turizm ve işletme okumuş iki genç insanın başarısına dişhekimi anne ve babanın desteğini ve savaş ortamında dahi diş sağlığı sahasından Türkiye’ye nasıl turist çektiklerini araştırdı.Sağlık Turizminde çalışmaları 1980 li yıllara dayanan Sönmez ailesi İzmir ilinin özelliklerini de anlatarak bu işe başlamış.
İzmir’de Dünya’ya gelen dişhekimi anne ve babanın oğlu Çağdaş Sönmez Celal Bayar Üniversitesinde eğitim hayatını tamamlayıp; 2004 yılında ortağı Berfu Tokman’ı tanıdıktan sonra işi kurumsal şekle çevirmiş.
Öğrencilik hayatı çok parlak olmayan ilk okuldan beri hep kendi işini yapmayı düşünen Çağdaş Sönmez sağlık turizmindeki başarısına ait gazetemize şunları söyledi: ‘Eğitim hayatımın benim için bir amaç değil bir araç olduğunu sayıklayıp durdum.Hem çevremden gördüğüm hem de bana öğretilen şey,eğitim hayatım ne kadar parlak geçerse geçsin istikbalimin hiç bir zaman garanti olmayacağı idi.Benim aklımda olan tek şey eğitim hayatımı tamamlayıp bir an önce gerçek hayata atılmaktı.Sonrasında da zaten 19 yaşında iş hayatına girdim, 1999 yılında kendi seyahat acentamı açarak iş hayatına girmiştim.Tabiki bu konuda ailemin maddi ve manevi desteği fazlasıyla arkamda idi.Hatta annemi turizm sektöründeki pek çok turizmciden daha turizmci yaptım diyebilirim.İlerleyen yıllarda bir gün aile yemeğinde sohbet esnasında babam anneme diş hekimliğinin yurt dışında gelişmiş ülkelerde ne kadar pahalı olduğundan,orada yaşayan diş hekimlerinin yaşam statülerinin bizim ülkemizdekilere göre ne kadar yüksek olduğundan,bu nedenle hastaların yurt dışında dişleri için çözüm arar duruma geldiğinden bahsediyordu ki bu benim çok ilgimi çekmişti.Bu iş neden kurumsal bir çerçevede yapılmasın diye düşündüm. Sonuçta işi götürecek iki kuruluşa ihtiyaç vardı.Bir seyahat acentası ve de bir diş kliniği.Bunların ikisi de bizde mevcutken niye güçlerimizi birleştirmeyelim diye düşündüm,konuyu ortağım Berfu beyle de paylaştım (ki zaten kendisi çok açık fikirli birisidir) bugünlerin temelini o yıllarda attık.İşte Türkiye’de Dental Turizm’in nabzını tutan bir kuruluş olarak kısa geçmişimiz bu’ dedi.
Berfu TOKMAN ise 1981 Almanya doğumlu.Yükseliş Kolejini bitirmesi ve üniversiteyi Manisa Celal Bayar Dış Ticaret Bölümünü okumasının yanında ikinci bir üniversite olarak işletmeyi okuması ve tüm bu bilgi ve deneyimlerini sağlık turizminde özelliklede dişsağlığına ait dental turizm de kullanması oldukça verimi arttırmış.
Berfu TOKMAN’ın turizm ve sağlıkta riskler sorumuza verdiği yanıt ise şöyle: ‘Turizm bir kere başlı başına bildiğimiz tüm iş sektörleri arasında en narin ve en kırılgan olanlarından biri.Her türlü krizin ve toplumsal olayın turizm üzerinde bir olumsuz etkisini görmek mümkün.Sizinde bahsettiğiniz gibi çöpe koyulan bomba,kuş gribi,deprem veya benzeri doğal afetler,bile güvenlik korkusu nedeni ile sadece Ege bölgesini kapsayan gezilerini iptal eden yabancı gruplarımız olmuştu.Turizm bu bakımdan risk oranı çok yüksek olan bir sektör ve bu dünyanın her yerinde böyle.Ancak hergün herşeyin beklendiği ve kriz dönemi yönetimlerinin çok zayıf olduğu Türkiye’mizde tüm Turizmcilerin işi çok daha zor.Ama biz bu yılı Lübnan da yaşanan ortama rağmen % 100 dolulukla geçirdik.İşte size İsviçre’den gelen bir hasta ile İngiltere’ den gelen bir hastanın bizlerle çektirdiği mutlu resmi vereyim.Bakın bu kolay kazanılmıyor.Yıllardır biz bu resmi yakalamaya çalıştık.İşletme, turizm dişhekimliği yurt sevgisi almanca İngilizce bilmemiz ben Çağdaş, onun anne ve babası ile tüm çalışan hekimler; yardımcıları; hatta işe ruh katan dişteknisyenlerimiz…Tüm bunlar bu resmi oluşturan bir zincir.Biri yada birkaçı olamazsa olmuyor.’
Bugün İngiltere’de bir X-Ray filmin 200 Sterlin’e çekildiği göz önüne alınırsa ve bu rontgenin Türkiye’de 25 YTL olduğu hatırlanırsa sağlık turizminin özelliklede diş sağlığının ne kadar önem kazandığını sorduğumuzda ise Tokman; ‘Ülkemizin artık deniz,kum,güneş tatili için en ucuz yer olduğunu bilmeyen yok O yüzdende çoğunlukla otele kapanan ve para harcamayı sevmeyen turistlere çok cüzi karlarla hizmet veriyoruz. Oysa bizim getirdiğimiz yabancılar burada binlerce euro yu sadece 1 haftada harcıyorlar. Çok net bir örnek isterseniz. 400 Euro’ya 2 hafta 4 yıldızlı otelde full pansiyon kalıyorlar.Üstelik bu fiyata uçak da dahil.. Gelen bu turistten ne kazanılıyordur malum!.. Aynı kişi bize 1 hafta için geliyor,uçak,otel ve tedavi dahil 7500 Euro ödüyor.Yaptığımız işin ülkemize katkısını siz hesap edin.’ Şeklinde cevap verdi.
Genç iş adamlarına ‘Kim bu konuda ne yapmalı?Örneğin Bakanlık ne yapmalı? TDB ne yapmalı? Gümrükten ne bekliyorsunuz? Bu konular da diş sağlığı yada diğer sağlık turizimcisinin sıkıntıları beklentileri yada özlemi nedir? diye sorduğumuzda iki iş ortağı olarak ortak kanıları şu ‘Eğer Türkiye’nin bu konuda bir marka haline gelmesini,sadece ucuz olduğu için değil aynı zamanda iyi doktorlar var; son derece modern şartlarda her türlü sağlık hizmetinin sunulduğu bir ülkeolarak ilk akla gelen yerlerden biri olmasını istiyorsak bu işi hem meslek kuruşları; hem de devlet bazında bir politika bir gaye olarak görmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Öncelikle Dental Turizm deki en büyük yakınma konumumuz henüz Devletimizin bu sektörden haberinin olmamasıdır.Bu konuyu sadece Dental Turizm diye kısıtlamak istemiyorum.Bizim firmamızın yurtdışından gelen Estetik Cerrahi hastaları da var ve ilerleyen zamanlarda başka branşlarda da olacak.Bu bakımdan yaptığımız işe Sağlık Turizmi yakıştırmasını daha uygun buluyoruz.Ama ne yazık ki sağlık turizm mi deyince akla gelen ilk ve tek kavram termal şifalı sular, ve kaplıcalar.Devletimizde aynı hataya düşüyor ve sağlık turizminin sadece bunlardan ibaret olduğunu sanıyor.Halbuki rakiplerimiz Polonya,Macaristan,Çekoslovakya,Hindistan…Bu ülkelerde bizim işimiz devlet politikası haline gelmiş ve haliyle her yıl sadece Sağlık Turizminden ortalama 4-5 milyar dolar gelir sağlıyorlar ve bu sektör hızla büyümeye devam ediyor.
Rekabet şansımızın artması için Tax- free çalışabilmek yani hastalarımızın gümrük çıkışında KDV iadelerini alabilmelerini istiyoruz,sunulan hizmet kalitesini arttırmak,standartları yükseltmek ve buna bağlı olarak artan hasta potansiyeli için yatırımlarımızda uygun finansman imkanları istiyoruz.Açıkçası bizde bir ihracatçı gibi bu ülkeye istihdam sağlıyoruz,döviz getiriyoruz ancak Devletten bir İhracatçı firmanın gördüğü desteği görmüyoruz.’ dedi.

Dentha Haber Ajansı- İzmir / 2006-08-26

Yazar Hakkında

Share