Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ümit Ertaş diş çürüklerinin geçmiş yıllara oranla artış gösterdiğini, bunun sebebinin de kaba ve lifli yiyecekler yerine işlenmiş gıdaların tüketilmesi olduğunu belirtti.
Ümit Ertaş. Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı, aynı zamanda başhekimi. O, yaptığı başarılı çene ameliyatlarıyla birçok hastanın umut kapısı olmuş bir doktor. Başarılı ameliyatları ile tanınan Prof. Dr. Ümit Ertaş hocamızla Diş Hastalıkları ve hem hastane hem de Diş Hekimliği olan fakültesi hakkında sohbet ettik.
Erzurum’da en sık karşılaştığınız diş hastalıkları hangileri?
Diş hastalıklarını istatistiksel olarak bütün vücut hastalıkları içerisinde sıralayacak olur isek, en yaygın görülen hastalıklardandır. Diş hastalıkları gruplandırıldığında diş çürüğü de bir hastalıktır, aslında diş çürüğü olan biri de hastadır. Periodontitisi de diş gömüsü olan da bir hastadır. Bunları tüm hastalıklara oranladığımız takdirde dünyanın en yaygın hastalıklarının başında diş hastalıkları geldiğini bilmekteyiz.
Bu diş hastalıkları içerisinde en yaygın olan hastalık hangisidir.
Bu konuda birçok araştırma yapılmış. En fazla da diş çürükleri ve periodontiti hastalıklarının olduğu gözlemlenmiş. Diş çürüklerinin bu kadar fazla olmasının nedeni olarak, ağız hijyeninin yeterli derecede sağlanamaması, ağızda bulunan bir takım mikro organizmaların sayısının artarak kolonize olması ve bunların asit oluşturması neticesinde dişin sert dokusunun tahrip olması belirlenmiştir.
Eskiye Oranla Dişlerimiz Daha Çürük
Diş çürüğü hastalığının toplumda eskiye oranla çok daha yaygın olduğunu görüyoruz. Bunu da kaba ve lifli yiyeceklerden ziyade işlenmiş yiyeceklerin ve sanayi şekerinin çok daha yaygın tüketilmesine bağlıyoruz. Diş yüzeyinde biriken ve temizlenmeyen plak ve diş taşının zamanla dişetlerinde iltihaplanmalara neden olmasıyla oluşan Periodontitis hastalığı ise diş çürüklerine ters orantılı bir şekilde oluşur. Şöyle ifade edeyim: Eğer bir kişinin diş çürüğü var ise periodontitisi, periodontitisi var ise diş çürükleri az görülüyor. Bunu da beslenme alışkanlıklarından ziyada vücudun genetik yapısına ve diş fırçalama alışkanlığının olmamasına bağlıyoruz.
Fakültenizde daha çok hangi hastalıkların tedavisini yapıyorsunuz ve gelen hastaların hepsini tedavi etme imkanınız oluyor mu? Akademisyen kadronuz ve laboratuarlarınız donanımlarınız yeterli mi?
Fakültemiz bin dokuz yüz yetmiş bir yılında Türkiye’nin dördüncü, üniversitemizin de altıncı fakültesi olarak kurulmuş. Bu yönüyle çok donanımlı bir fakülte. Bizim fakültemiz fakülte kuran bir fakültedir. Eğitim kadrosu itibariyle, laboratuvar desteği ve kliniklerinin kapasitesi ile, öğretim kadrosu ve ekipman itibariyle çok yaygın hasta gurubuna bakabilecek bir kapasiteye sahibiz. Fakültemizin tüm hastalıklara cevap verebilecek donanıma sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
3. Basamak Sağlık İmkânı Sunuyoruz
Diş Hekimliği Fakülteleri “Sağlık- Güvenlik” teşkilatlarında üçüncü basamak sağlık hizmeti sunarlar. Bunu şöyle açıklayayım. Birinci basamak sağlık hizmeti diye nitelendirdiğimiz başlangıç tedavilerini Sağlık Ocakları, ikinci basamak diye tabir ettiğimiz ilk aşamaya göre daha ileri hastalıkları Devlet Hastanelerinin Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri vermektedir. Üçüncü basamak diye tabir ettiğim hizmette ise ilk iki basamakta yapılmayan ya da yapılamayan ileri tektik ve tedavi gerektiren uygulamalar yer almaktadır. Bizim fakültemiz de bu üçüncü basamak hizmeti çok rahat bir şekilde hastalarımıza sunmaktadır. Fakültemiz özellikle Periodontoloji, Çene Cerrahisi, Çocuk Diş Hekimliği ve çürüklerden dolayı oluşan hasarların tedavisinde bir merkezdir.
Hasta açısından yoğunluğunuz nedir?
Doğu Anadolu bölgesine hitap etmemiz yönüyle hasta yoğunluğumuz çok fazla. Fakat gerek asistan kadromuz gerek eğitim öğretim kadromuz bu hasta yoğunluğuna %90 oranında bir kapasiteyle cevap verebilmektedir. Bu konuda sıkıntılı bir durumumuz yok.
Özellikle ortodonti gibi bazı alanlarda altı ay, bir yıl gibi hatta on yıl sonrasına bile verilen randevular olduğu söyleniyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz ve bu durum fakülteniz için de geçerli mi?
Bu söylenenler doğru. Ortodontik tedaviler için verilen randevu süreleri gerçekten çok uzun. Bunun sebebine gelecek olursak, Ortodontik hastalıkların tedavi süreleri çok uzun. Kliniklere tedavi için kabul edilen hastaların tedavileri en az iki yıl sürüyor. Dolayısıyla kliniğe kabul edilen hastaların tedavileri kısa sürede bitmiyor. Bunun yanı sıra tedavi edilen hastalarla birlikte yeni hastalar da kabul ediliyor ve bu yüzden hasta birikimi oluyor. Bu da uzun süreli randevulara sebep oluyor. Türkiye’deki diğer Diş Hekimliği Fakültelerinde duyduğumuz kadarıyla on yıllara varan randevuların verildiğini biliyoruz. Fakat fakültemiz diğer fakülteler içinde ortodontik tedavilerde altı ay ile bir yıl içerisinde en kısa süreli randevuları verdiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Ayrıca bu hastalıkların tedavileri hemen başlatılamaz. Önce hazırlık aşaması yapılır. Diş çürükleri tedavi edilir, ağız hijyeni sağlanır ardından ortodonti tedavisine başlanır. Bu safha bile en azından üç ay sürüyor. Çene deformitesi olan hastalarda hiç beklemeden tedaviye başlıyoruz. Bu alanlarda Türkiye genelinde en kısa sürede randevu veren fakülte olduğumuzu belirtmek isterim. Ortodontinin dışındaki diğer branşlarda eğer o gün kapasite yüksek değilse hasta geldiği gün yoksa ertesi gün tedavi edilmektedir. Bazı alanlarda da birkaç günü bulan tedavi süreleri olabilmektedir.
Diş Hekimliği Fakültelerinde çok sayıda hasta tedavi edilmesini doğru buluyor musunuz?
Diş Hekimliği ile Tıp Fakülteleri iki yönlü hizmet sunan yerlerdir. Yani hem öğrenci yetiştirilir hem de hasta tedavi edilir. Ben Fakülte Dekanlığının yanı sıra aynı zamanda bir hastane başhekimliği yapıyorum. Burası fakülte ama aynı zamanda da bir hastane. Biz fakültemize gelen hastaların tedavisinin yanı sıra, öğrencilerimize iyi bir diş hekimliği eğitimi vererek kamu hizmetine sunmak istiyoruz. Bizim materyalimiz hasta. Hastanın çok olması yoğunluk açısından dezavantaj gibi görünse de eğitim-öğretim açısından avantaj. Şunu da belirteyim fakültemizde öğrencilere spesifik hastalar verilmemektedir. Öğrenciler, öğretim üyesi ve asistan gözetiminde hasta müdahalesine bulunuyorlar.
AÜ Diş Hekimliği Fakültesi Kendini Yeterince Duyurdu
Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi yaptığı çalışmaları kamuoyuna duyurabiliyor mu?
Atatürk üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi bilinen bir fakülte ancak, günümüz koşullarına ayak uyduracak şekilde kendimizi tanıttığımızı söyleyemem. Aslında böyle bir tanıtıma da çok ihtiyacımız yok. Şuan Fakültemizde günlük, sekiz yüz ile bin arasında işlem yapılıyor. Günlük üç yüz yeni hasta girişi yapılmakta. Kapasitemizin üstünde çalışıyoruz. Aslında kendimizi çok fazla duyurmak da istemiyoruz. Çünkü kapasitemizi zorluyoruz. Erzurum zaten dört yüz bin nüfuslu bir şehir. Bunun yanında çevre illerden hastalarımız geliyor. Çene Cerrahisi, Ortodonti ve Çocuk Diş Hekimliği alanlarında sunduğumuz genel anestezi imkânından dolayı Türkiye’nin yedi bölgesinden hasta geliyor. Bu da kendimizi kamuoyuna yeterince duyurduğumuzu gösteriyor.
Erzurum Bir Eğitim Merkezi
İdeal bir Diş Hekimi nasıl yetişmelidir?
İdeal bir diş hekimi öncelikle temel tıp eğitimi sonrasında iyi bir diş Hekimliği eğitimi aldıktan sonra Klinik Diş Hekimliği eğitimiyle yeterli derece de hasta görerek mezun olmalıdır. Bu yönüyle fakültemiz çoğu diş hekimliğine göre avantajlıdır. Çünkü şu an sayısını bilmediğim derecede fakülte açılmış durumda. Bu fakülteler yeterli sayıda öğretim üyesi kadrosuna ulaşamıyorlar. Bunun dışında temel Diş Hekimliği eğitimini verecek yeterli derecede temel tıp destekleri bulunmamaktadır. Erzurum hem tıp hem diş eğitimi yönüyle bir merkezdir. Fakültemiz öğrencilerine neredeyse Tıp Fakültesi öğrencileriyle birlikte verilen temel eğitiminin peşine Klinik Diş Eğitimi verilerek eğitimleri tamamlanmakta. Bu yönüyle fakültemizden mezun olan öğrencilerin pratik ve teorik olarak donanımlı bir şekilde mezun olduklarını düşünüyorum.
Fakülte Dekanı olarak öğrencileriniz için yapmak isteyip de yapamadığınız şeyler var mı?
Benim idealim benim özlemim, fakültemizde biraz daha uluslararası açılım yapılması. Fakültemize Ortadoğu’dan, Uzakdoğu’dan, Balkanlardan öğrenci gelmesini isterim. Uluslararası olma yönüyle biraz daha ileri gitmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu da tabii ülkemiz gerçekleriyle paralel hareket edecektir. Erzurum’un Doğuda ve soğuk olması nedeniyle batıdaki üniversitelere göre çekiciliği daha az. Bu nedenle istediğimiz ölçüde yabancı öğrenci gelmiyor.
“Tam Gün” yasası hakkında ne düşünüyorsunuz. Bu durumun, sizin fakültenize yansıması nasıl oldu?
Tam Gün yasası şu an yürürlükte olan bir yasa. Bu yasayla fakültemizin herhangi bir sıkıntısı yok. Çünkü part-time çalışan muayenehanecilik yapan hekimimiz yok. Mevcut yasaya ilave olarak getirilen yasayla özel muayenehanelerde mesai sonrası muayene hakkı verilmiştir zaten. Fakültemizde de bunun alt yapısını oluşturmaya çalışıyoruz.
Hekimler için performans uygulaması için ne düşünüyorsunuz. Hastalar ve Hekimler için bu durumun avantaj ve dezavantajları nelerdir?
Performans uygulaması yaklaşık üçüncü yılına girdi. Daha çok klinik merkezli bir uygulama. Bu uygulamanın avantajlı ve dezavantajlı yönleri vardır. Eğitim merkezli değil hasta merkezli bir uygulama. Yani eğitime değil de hastaya performans. Hastaya bakmak daha cazip geliyor. Bu yönüyle kliniklerde çalışan öğretim üyeleri ellerinden geldiği kadar eğitim öğretimi engellememeye çalışsalar da kısmen aksamalar oluyor. İnsanlarda daha çok klinikte çalışma isteği var.
Atateknokent ile Fakülteniz arasındaki iş alışverişi ne durumda. Yeteri derecede kullanabiliyor musunuz?
Teknokent aslında öğretim üyelerinin özellikle biz diş hekimliği öğretim üyelerinin bilgisine sunulmasına rağmen içerik olarak çok fazla hazırlanamadığı için ya da biz çok fazla merak edip içeriğine inmediğimiz için Teknokent’i çok fazla kullanamıyoruz. Teknokent aracılığıyla bir takım hizmetler yapamıyoruz. Hâlbuki Teknokent bizim için büyük bir nimet. Burada kurulan şirketler aracılığıyla, fakültemizde bilimsel ya da diğer alanlarda yapılacak işler için dışarıya açılmamız yönünde çok büyük kapılar açacağını düşünüyorum. Biz Teknokent’i yeterli derecede kullanamıyoruz. Bu konuda fakültemizde bir takım bilgilendirme toplantıları yapıp açılımlar yapmalıyız. Teknokent gerçekten bir derya. Diş Hekimliği alanında da gerçekten adımlar atılabilecek bir alan. Bu konuda aydınlatıcı ve teşvik edici bir takım çalışmalar yapmayı düşünüyoruz.
(Tüm Hakları Saklıdır Dentha Ltd. Şti. – Röp : Bilge Uğurlu – Kameraman : Orhan Berşe – Mart 2014 / Erzurum)
Yazar Hakkında