Dentha Ajans İstanbul TV Haber Programındaydı

Dentha Ajans İstanbul TV Haber Programındaydı

www.dentalgazete.com‘un haber ajansı Dentha Ajans Yönetim Kurulu Başkanı Dişhekimi Metin GÜRSAN 6 Kasım sabahı İstanbul TV’de yayınlanan haber programına katıldı ve 5 Kasımda yapılan hekim eylemini hakkında kendisine yöneltilen soruları cevapladı.

Sabah haberleri spikeri yurtta büyük yankı uyandıran ve hükümetle hekimleri karşı karşıya getiren gelişmelere haber konuğu olarak aldığı Metin GÜRSAN’ a “Siz hem hekimsiniz, hem de haber ajansı yönetim kurulu başkanısınız. Her iki açıdan dünkü eylemi değerlendirir misiniz? Eylemin etik olup olmadığı tartışılıyor, hekimlerin hastasını bırakıp yürüyüş yapmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklindeki sorusuna Gürsan’ın yanıtı aşağıdaki gibidir:

Sağlık Bakanı, İş Bırakma Eyleminin sonucunda yaptığı açıklamada “Türkiye sathında ilgi gösterilmedi” dedi. Eyleme katılmayan hekimleri sağduyulu, katılanları ise yeminlerini unutmuş, ideolojik ve popülist davrananlar olarak değerlendi. Bakanlığın Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği’nden yapılan bu açıklamanın orta kısımlarında ise “Ücretlerin iyileştirilmesi konusundaki gayretlerin sağlık çalışanları adına birlikte el ele yapılarak çözüme ulaşılabileceğinden bahsediliyor.

Şimdi soruyorum size; bir yandan hekimlerin bir kısmı etik davranış sergiliyor, sağduyusunu ortaya koyuyor ve yeminlerini unutmuyor ki böyle davranış sergileyen hekimlere Sn. Bakan teşekkürlerini bildiriyor. Diğerlerine ise siz marjinalsiniz, popülistsiniz, bunlar eski alışkanlıklarınız diyor. IDO (İstanbul Dişhekimleri Odası)’nun biz dişhekimlerine 5 kasım ile ilgili yaptığı basın açıklamasının başlığı ise şöyle:

GöREVDEYİZ! Aslında açıkça GREVDEYİZ demiyor. Böyle olunca Görevdeyiz anlayışı ortaya çıkıyor gibi sanki. Arzu ederseniz burada usul, üslup, tarz üzerine konuşalım. Örneğin, Türk Tabipler Birliği kendi sitesinde “Bakandan Kölelik Müjdesi” ve “Çakılı Personel” diye şık olmayan bir hekime yakışmayacak hitapla başlık atıyor. İş buralara varmamalıydı bence.. İki tarafın üslubu ve yazılanlar da bana göre yanlış. Eylemi yapan hekimlerin dediği gibi kanserli hastaya baktım, acil hastalara baktım, diğerlerine ise bakmadım meselesi değil asıl mesele.. Diyaliz hastalarını makinede bırakıp Sıhhiye’den Sağlık Bakanlığına yürümeyi hiçbir hekim arkadaşım yapmaz, yapmamalıdır. Öte yandan tam otuz yılını vermiş bir hekim 930 milyon lira maaş alıyorsa, bu gün o diyaliz hastasını arkadaşına bırakıp kendi özlük hakları için yürüyorsa bir yerlerde bir yanlış var demektir. Ama birileri de iş bırakma eylemi 3 bini geçti, yok efendim 10 bini buldu diye sahiplenip böbürlenmemeli. Tabipler Birliğinin ekrandaki internet sitesine bir bakar mısınız? Haydi göreve diye yazan duyurudaki “ö” yü küçük yazarak greve davet etmeyle yada Sn. Bakanın marjinalsiniz, popülistsiniz demesi ile bu mesele çözüleceğine inanmak mümkün değil. Sn.Bakan, aslında çocuk doktoru ve bizim hemşerimiz. Aynı devrede okuduğumuz bir Doğu insanı. Şimdi kendisine soruyorum. Kendisi, ateşi çıkmış 2.5 aylık bir çocuk Erzurum Hınıs’tan kızaklarla yani çok kar yağdığı için yolların kapandığı zamanda köpeklerin çektiği kızaklarla köyden Araştırma Hastanesine getirilen hastaları unuttu mu? Tabi ki unutmamıştır. Unutamaz, çünkü o bir hekim ve bir tabip odası üyesi. Kimse Sn.Bakana niye kızdınız diye de sormasın. Çünkü bizler biliyoruz ki sabah 5’lere kadar meselelere çözüm için kendisi ve müsteşarı Necdet Bey ve ekibi çalışıyorlar. Ama elde olanlar bu kadar. Bugünkü imkanlar az tabi. Bunları nasıl arttırabiliriz ona kafa yormak gerekiyor. Yanlış yönlendirmeler ne Sn.Bakana, ne iktidara, ne de TTB’ye bir kar getirir. Bu eyleme katılmayan yüzlerce hekim var ama işin haklı yanı ortada olunca gönlü eyleme katılanlarla beraber oluyor. Neden, çünkü onlarda aynı kahrı çekiyorlar. Bu anlayışları değiştirmeliyiz.. 10 yıldır belki de 20 yıldır bu problemleri yaşıyor hekimler. Çünkü onlarca defa yürüdük meselelerimizi çözemedik. Yani yöntem yanlış bir taraftan Füsun SAYEK (TTB Başkanı) “bu iş o kadar hukuki ki, tehditler ufak tefek.” diyor. Yani bu anlayışla meseleleri çözmeye imkan yok. 21. yüzyılın eşiğinde ve AB’ye aday ülke olan Türkiye’sine yakışmıyor. Böyle meydanlarda yada başka bir yerde kimse kimseyi tehdit etmesin. Tehdidin ufağı büyüğü de olmaz ayrıca.. Yapılması gereken akılcı, uzlaşmacı politikalar üretmektir. Ortak bir yol her zaman bulunur. Hatta geçmiş yıllarda bunun örneğini ben bizzat yaşadım. Rahmetli ÖZAL zamanında bir kamu sınavına girmiştim. Sınavda ne sorulmuştu biliyor musunuz? “İstanbul’dan Kars’a giden tren aşağıdaki illerden hangisinden geçmez?” diye bir soru sorulmuştu. Sağlık Bakanlığına dişhekimi almak için sorulan bu tarz sorulara karşı olduğum için kendisine (Özal’a) diplomamı verdim. Bu olay gazetelere protesto olarak geçti. O zaman Erzurum-Erzincan-Kars-Ağrı illerinde oda yoktu Dişhekimleri cemiyeti vardı ve ben cemiyet başkanlığı yapıyordum. Anlatmak istediğim bu zihniyetin değişmesi gerektiği idi.”

İstanbul TV spikeri konuşmanın bu esnasında “Sayın Başbakan dün hekimlere karşı çok sert bir dille hastanelerden muayenehanelerine randevu veriyorlar şeklindeki açıklamasına siz ne diyorsunuz?” diye sorduğu soruya ise Gürsan: “Sayın Başbakanın bu sözlerinde gerçek payı olabilir. Ancak üslup olarak böyle olmaması kanaatindeyim” diye cevap verdi.

Bu arada bazı istatistiksel bilgiler veren Dişhekimi Metin GÜRSAN “gelin şu konuları bir masa etrafında konuşalım.

* Neden, Türkiye Unıcef raporuna göre sağlık konusunda en kötü 20 ülke arasında,
* İlaç tüketimi 8 $’dan 40 $’a neden çıktı?
* 1982-2000 yılları arası Türkiye’de 7.5 milyar $ sağlıkta teşvik verilmiş miydi?
* Kişi başına düşen sağlık harcamaları yıllık 100 $ bile değilken yıllık gelir 3000$ civarında.

Daha birçok rakam telaffuz edilebilir.Bir çok örnek gösterilebilir. Bakın hekim ne diyor: Sağlık ocağına yazar kasa sokuldu oysa biz hastanın cebindeki parayı istemiyoruz. 15 yıllık hekim 800 milyon TL aylık alıyor. Ülkemizde hala 28.000 hemşireye ve 14.000 de hekime ihtiyaç var. Bir de işin dişhekimleri tarafı var. Sağlık Bakanlığı bu yıl dişhekimi alımı için bir sınav açtı geçtiğimiz aylarda kaç kişi katıldı biliyor musunuz? Tam 2000 dişhekimi baş vurmuş. Peki kaç kişi alınacakmış tan 120 kişi inanılması zor ama bunar Türkiye’nin gerçekleri. Gelin bunları görüşelim. Masanın bir tarafında bakanlık, bir tarafında doktorlar, diğer tarafında sivil toplum örgütleri olsun. Konu bence böyle çözülür.” dedi.

Spikerin, “Hekim olarak konuya bakışınız böyle, ancak bir de ajans yönünüz var. Siz bu haberi nasıl işlediniz?” şeklindeki sorusuna, Dentha Ajans Yönetim Kurulu Başkanı Metin GÜRSAN: “Biz olayı bu böyle dedi, diğeri şöyle dedi şeklinde cevap hakkı doğuracak şekilde ele almadık sadece basın ahlak yasasına uygun olarak habercilik anlayışıyla olayı verdik.” dedi.

17-22 KASIM Dişhekimliği Haftası nedeniyle Ajans olarak neler yapacaksınız? sorusuna da Metin GÜRSAN “Bu hafta da özellikle çocuklar için yazdığımız bir oyunu okullarda sahneye koyacağız. Böylece ilk defa okullarda müzikal bir tiyatro ağız ve diş sağlığı konusunu işleyecek. Bu konuda Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Pedodonti Anabilim Dalının bilimsel desteğini de alıyoruz. Bir devlet okulunda bir de özel kolejde bu tiyatro oyununu sahneye koyduktan sonra çocukları okul revirlerinde kurduğumuz diş ünitelerinde diş muayenelerinden geçireceğiz. Böylece hem çocuk korkmadan muayene olacak, hem de bilgilenecek.” dedi.

İstanbul TV / 2004-03-11

Yazar Hakkında

Share